Kararsızlıkla Başa Çıkabilme

Kararsızlıkla Başa Çıkabilme

Hayatımızın birçok alanında karar vermemiz gereken yerlerde karar veremeyiz. En basit olarak ne giyeceğimize, ne yiyeceğimize, nereye gideceğimize karar vermekte bile ikileme düşeriz ve bu kararsızlık hem bizi yorar hem de yıpratıcı bir sürece götürür. Karar vermek basit bir olay gibi gözükse de, önemli olan bizim ne istediğimizi bilmemizdir. Kendimizi iyi tanımamız, hangi kararı verirsek verelim sonuçlarına katlanabiliyorsak istediğimiz kararı verebiliriz. Ama ilk olarak kendinizi tanımanız ve verdiğimiz kararın bizi ne kadar mutlu edeceğini ve isteğimizin gerçekten bu olduğunu bilmemiz gerekir. Çoğumuz kolay karar verebiliriz ama kolay karar veremeyen insanlar da oldukça fazladır. Karar veremeyen insanlarda genellikle iç çatışma gözükür. Kendi için istediği şeyi bilmesine rağmen, karar verirken diğer faktörleri de ele alır. İstediği şeylerle diğer faktörler arasında çatışmaya girer ve kararsızlık çatışmayla birlikte ortaya çıkar. Çünkü yanlış karar verme sırasında kaybedeceklerini de düşünmeye başlar; fakat önemli olan burada bireylerin verdiği karardan pişman olmamasıdır.

Pişmanlık ortaya çıktığı zaman insanlar psikolojik olarak çöküntü ya da umutsuzluğa düşebilir ve bu düşünce kararsızlığın düşmanı olarak da yorumlanabilir. Önemli olan kararsızlığın gerçek bir kararsızlık mı olduğu, yoksa ertelememi ya da üşengeçlik mi olduğudur. Bunlar birey için kararsızlık olarak da görülebilir; bunu ayırt edebilmek önemlidir.

Kararsızlığı etkileyen etmenler arasında kişinin yapısını da unutmamak gerekir. Kişinin yapısını ele alırken ilk olarak özgüven eksikliğine bakmak gerekir.

Özgüven eksikliği olan kişilerde genelde şu özellikler ortaya çıkar; seçim yapamama, hayır diyememe, bilgi eksikliğinin olduğu konuyla ilgili başa çıkamama. Bu özellikler genelde bireyin daha önce bir deneyime sahip olmasından ve daha sonra kötü sonuçlar aldığından dolayı da oluşabilir.

Karar vermek için özgüven olması gereklidir. Özgüveni yüksek olan kişiler daima daha çabuk karar verirler; fakat burada sağlıklı bir özgüvenin olması gereklidir. Özgüveni yüksek kişiler karar verirken başka insanların düşüncelerini de sorarlar ve karar verdiklerinde sonuç olumsuz olsa da kötü bir karar verdiklerini kabullenirler. Sağlıksız ve şişirilmiş özgüvene sahip olan kişiler de çok çabuk karar verirler bilmediği konular hakkında. Başkalarının düşüncelerini kabul etmezler; o kişiler daima verdikleri kararın doğru olduğunu düşünürler.

Karar vermekte diğer bir etmen ise mükemmeliyetçi kişiliktir. Kişi ne yaparsa yapsın, ne kadar bilgisinin olduğunu düşününce bile ayrıntılara takılı kalır ve daima mükemmel olmasını istediği için karar veremez. Çünkü her yapılanda eksik bir şeyler bulur ve mükemmel olmadığını düşünür. Mükemmeliyetçi kişiler genellikle başkalarıyla iş yapmazlar çünkü kendinden başka kimsenin iyi olacağını düşünmezler.

Hata yapma korkusu, Bu korku aslında küçüklüğümüzden itibaren bize öğretilmiş bir düşüncedir. Bu düşünceyle insanlar hata yapmaktan kaçınırlar. Çünkü insanların gözünde nasıl bir itibar bırakacaklarından ya da tepkilerinden korkarlar. Aslında hata yapmak bir sonraki kararı doğru almaya yönlendirir.

Doğru ya da yanlış karar vermek başarının dostudur; Kararsızlık ise başarısızlığın baş düşmanıdır.

Karar vermek için yapmanız gereken ilk şey; gereksinimlerinizi önem derecesine göre sıralamak ve düşündüğümüz olayın olumlu ve olumsuz yanlarını bir kâğıda yazarak değerlendirmektir. Bu küçük işlemi yapmak bile sizin karar vermenizi etkiler.

Psikolog Gülin YAZKAN


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.