Sınav Kaygısı

Sınav Kaygısı

Haziran ayında 2.aşaması gerçekleşecek olan sınav yaklaştıkça sınav kaygısı hakkında sorular arttı. Bana en çok sorulan soruları temel alarak yazdığım bu yazının okuyan ebeveynlere ve öğrencilere faydalı olmasını umuyorum.

Sınav kaygısı öğrenilen bilginin etkili ve doğru kullanımı engellemesi ihtimal olan yoğun kaygı olarak tanımlanır.

Kaygı ve yoğun kaygı arasında fark vardır. Optimum düzeyde kaygı kişinin odaklanmasını ve motive olmasını, çalışmasını desteklerken yoğun kaygı davranışları etkileyerek fizyolojik sonuçları da beraberinde getirerek sınav sürecini zorlaştırır.

Yoğun Kaygı Nasıl mı Davranışları Etkiler ve Fizyolojik Sonuçları Doğurur?

Düşüncelerimiz vardır. Bu düşünceleri biz bavulumuzda biriktirir, taşırız. Bazen yıllarca onlar bavulumuzda kalır. Bir süre sonra o düşünce(kıyafete benzetebiliriz) bize küçük gelmeye başlayabilir. Küçük gelen bir kıyafet/ düşünce ne olur? Bizi rahatsız eder. Bu rahatsızlık bazı duyguları doğurur. Üzüntü, kaygı, öfke gibi… Duygusal sonuçlarla birleşen düşünceler bizi daha yoğun etkisi altına alır. Davranışlarımızı etkiler. Düşünce, duygu ve davranış üçlüsü ile sonuç olarak verdiğimiz tepki ise bazı fizyolojik tepkilere neden olur. Karın ağrısı sıklıkla rastlananlardandır.

Sınav kaygısının bir duygu olduğunu kabul edersek duygumuzu etkileyen ‘’düşünce’’ büyük önem taşır.

Sınav kaygısına neden olan düşünceler incelendiğinde öğrencilerin ve ailelerinin sınava ilişkin düşünce ve beklentileri karşımıza çıkar. Herkesin sınav ile ilgili beklentileri ve düşünceleri vardır. Peki, neden bazı kişiler bu düşünceler sonucunda yoğun kaygı yaşarlar?

Bunun cevabı da aslında bavul benzetmesinin içindedir. Kaygıyı doğuran bu düşüncenin hatalı ve çarpıtılmış olmasıdır.

Hatalı ve çarpıtılmış düşünceler,

Bu düşünceler temellerini doğum itibari ile atar. Aile, sosyal çevre ve deneyimlerin etkisi büyüktür.

‘’Hayatımın sınavı’’, ‘’Kazanmam şart’’, ‘’ Sınava hazır değilim’’, ‘’Kötü geçecek’’…

Sınav sürecinin son noktasını bir felakete dönüştürerek ( kazanamazsam mahvolurum gibi), kişiliği etiketleyerek ( ben başarısızım), sonucu genelleyerek ( sınavı kazanamazsam bu benim genel olarak hayatta başarısız olduğum anlamına gelir ), geleceği okuyarak ( sınavda kesin dikkatsizlik yapacağım), olumsuz olasılıkları hatırlayarak ( ya optik kağıdına kodlarken kaydırma yaparsam, ya kazanamazsam) ve eğer-se kalıplarını oluşturarak ( eğer kazanamazsam bu dünyanın sonu olur) düşünceler hatalı ve çarpıtılmış düşüncelere dönüşür.

Hatalı ve çarpıtılmış düşünceler ne kadar fazla olursa kaygı da o kadar fazla olur diyebiliriz.

Sonuç olarak düşündüğümüzde, bu kalıplar oluşmuş olabilir. Sınav kaygısı ile başımız dertte olabilir.

Nasıl baş edilir sınav kaygısı ile? Kaygı mı yener yoksa biz mi?

Sınav kaygısı yaşayan kişiler için:

*Sınav öncesi:

Psikolojik destek alınabilir. Destek sürecine aile de dâhil edilebilir. Sınav kaygısı ile çalışmalarda Bilişsel Davranışçı Terapi tekniği etkilidir. 5-8 seans süren bu terapi tekniğinde işlevsel olmayan düşüncelerin yeniden yapılandırılması, gevşeme egzersizi, doğru nefes teknikleri ve bulunan yeni baş etme yöntemleri ile çalışılır.

Okul/dershane psikolojik danışmanları, aile ve arkadaşlar ile kaygılar paylaşılabilir. Destek istenebilir.

Hatalı ve çarpıtılmış düşüncelerin ortaya çıkması ile sorgulanabilir. Sihirli soruları kişi kendisine sorabilir. ‘’En kötü ne olur, en kötüsü olursa ben bununla nasıl baş edebilirim?’’, ‘’En iyi ihtimal ne olur?’’, ‘’ En gerçekçi olarak ne olur?’’, ‘’Bu süreci başka bir arkadaşım yaşasa ben ona ne der, ne öneririm?’’ Bu sorular kişinin düşüncelerini yeniden yapılandırmasına destek olurken aynı zamanda baş etmesi için çözüm yollarını bulmasını destekler.

Kişinin yeme ve uyku düzenine önem vermesi de sağlığı açısından gereklidir.

Sınav kaygısı yaşayan kişilerin ebeveynleri için:

Kaygı bulaşıcıdır. Bu yüzden ebeveynlerin kendi kaygılarının çocuklarını etkilemesi noktasında dikkat etmeleri önemlidir.

Sınav hakkında konuşulabilir. Bu konuşmada sınavın gerçekçi olarak değerlendirilmesi gereklidir. Sınav büyütülmemeli ve küçültülmemelidir. Teşvik edici konuşmalarla üniversite hayatından bahsedilebilir. Arkadaşları arasında kıyas yapılmamalıdır. Kıyas hem arkadaş ilişkilerini etkiler hem de kaygıyı tetikler.

Her anne-baba çocuğu için maddi manevi elinden geleni yapar. Sınav sürecinde de bu devam eder. Sağlanılan imkânlar ve yapılan fedakârlıklar sürekli olarak vurgulanmamalıdır. Sürekli tekrarlanması sınava girecek öğrencinin omzunda taşıdığı yüklerin artmasına neden olarak yoğun kaygı yaşamasına neden olabilir.

Bu süreçte çocuğunu anlamaya çalışan, dinleyen ve önemseyen ebeveynler en önemli ihtiyaç, en etkili destek kabul edilebilir.

                                                                        Gülşah Özgürler

                                 Psikolojik Danışman& Aile Danışmanı& Okul Öncesi Eğitmeni

Uzmanımıza Soru Sormak İçin Tıklayınız.

Uzmanımızın Cevapladığı Sorular


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.