Tüberküloz, Namı Diğer İnce Hastalık

Tüberküloz, Namı Diğer İnce Hastalık

Tüberküloz hastalığı Mycobacterium tuberculosis (ARB (+), hareketsiz, asit fast boyalara dirençli basil) adlı mikropla bulaşan bir bulaşıcı bir hastalıktır.

Yaklaşık bir yüzyıldır var olan hastalık her ne kadar mortalitesi yüksek olsa da ilaçla tedavisi ve aşısı olduğu için günümüzde halk tarafından eskisi gibi popüler bir hastalık gibi görülmemektedir. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her yıl 8.4 milyon kişi bu hastalığa yakalanmakta ve bunların 2 milyonundan fazlası hayatını kaybetmektedir.Ayrıca dünyada ve ülkemizde her 3 kişiden 1’i tüberküloz basiliyle infekte durumdadır.

Tüberküloza karşı ilk korunma ve tedavi olarak 1920’lerin sonlarında bir aşı geliştirilmiştir. Bu aşıyı bulan iki araştırmacının soyadlarından yola çıkarak BCG( Bacillus Calmette-Guérin) adı verilmiştir.Bu aşı tüberkülozda belli oranda koruyuculuk sağlar. Ancak çocuklarda daha çok millier ve menenjit tüberkülozu önler.

Tüberküloz ülkemizde bir akciğer hastalığı olarak görülmektedir. Hastalık büyük oranda akciğer ve akciğere ait mediastinal lenflerde görülmesine rağmen diğer organlarımıza da kan veya lenf yoluyla yayılım gösterebilir.

Bulaş; hastalığın tedavisine başlanmasından itibaren 2-3 hafta içinde kaybolur ve büyük oranda hava yoluyla gerçekleşir. Akciğer veya larinkslerden dolayı tüberküloz hastalarının öksürmesi, hapşırması, konuşması solunum yolundaki basilleri havaya karıştırır ve bu yolla tüberküloz basilleri bir başka kişiye geçer.  Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar; aile bireyleri, iş yeri arkadaşları, askeri birliklerde veya hapishanelerdeki koğuş arkadaşları olabilir.Bulaşma için genellikle verem hastası biriyle beraber belirli bir süre yaşamak gerekir. Tüberküloz kaşık, çatal,bardak,giysiler, çarşaf gibi eşyalarla bulaş göstermez.

Çeşitli yollardan vücuduna tüberküloz basilini alan bireylerin hepsi hastalık göstermez. Yapılan araştırmalara göre bu bireylerin yaklaşık %90 ı hastalığı latent yani gizli olarak taşırlar. Geriye kalan yaklaşık %10 luk kısım ise ortalama 2 yıl içinde hastalığın belirtilerini göstermektedir.

Hastalık belirtilerini gösteren kişiler tedavi altına alınmazsa ölüm oranı %50’leri bulmaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi veremde de erken tanı ve tedavi hem hastanın kendi sağlığı hem de etrafındaki bireylere bulaştırılmaması açısından çok önemlidir. Tüberkülozun belirtileri çok hafif başlar ve yavaş yavaş ilerler. Birçok kişi semptomları sigara, soğuk algınlığı vb. sebeplere bağlayarak bir hekime başvurmayı ihmal etmektedir.

  • İki haftadan uzun öksürük
  • Balgam çıkarma
  • Ateş ve gece terlemeleri
  • Kan tükürme
  • Göğüs ağrıları
  • İştahsızlık, zayıflama, halsizlik, yorgunluk

Yukarıdaki şikayet ve semptomlarla gelen bir hastanın “Tüberküloz” tanısı konabilmesi için;

-Yetişkin hastaysa alınan balgam örneği mikroskopisinde basillerin gösterilmesi

-0-5 yaş çocuk yani balgam çıkartamayacak olgunluktaki bireylerde yutulan balgamları açlık mide suyu alınarak yine mikroskopi incelemesinde basillerin gösterilmesi

-Alınan örnekten kültür ekimi yapılıp kültürde Mycobacterium tuberculosis gösterilmesi

-Akciğer grafisinde apekste granülom görülmesi gerekir.

Tüberküloz infeksiyonun varlığını belirlemenin bir başka yolu da “Tüberkülin(PPD) cilt testi“dir. Ancak bu test BCG aşısı olan kişilerde de pozitif sonuç verdiği için ülkemiz gibi BCG aşısının zorunlu olarak çocuk döneminde yaptırıldığı yerlerde bu ikisini birbirinden ayırmak zordur.

Tüberküloz yıllardır var ama yıllardır etkin tedavisi de mevcut. Bu yüzden artık ince hastalık olup can alma oranı da git gide düşmekte. Uygulanan 6 aylık yoğun antibiyotik tedavisiyle hastalıktan tamamen kurtarılabilmektedir. Bu tedavi Verem Savaş Dispanserlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz tanısı konan bir hastanın ekstra durumlar dışında hastanede veya evde tedavi edilmesinin bilimsel olarak bir farkı olmadığı da kanıtlanmıştır.

Tedavinin ilk 2 ayında Rifampisin, İzoniyazid, Prizinamid ve Etambütol içeren antibiyotikler kullanılırken kalan 4 ayda Rifampisin ve İzoniyazid kullanılmaktadır. 6 aylık standart tedavi kişiye ve bulaş durumuna göre uzayabilir. Ancak tedaviyi zora sokacak en önemli durum ilaçların düzenli bir şekilde alınmamasından kaynaklı dirençli suş gelişmesidir. Bu durumda daha farklı ve daha pahalı olan ikinci bir antibiyotik tedavisine geçilmektedir. Bu tedavi ise 2 yıl sürmektedir.

İlaçların düzensiz kullanılarak dirençli suş oluşumuna sebep olmasını engellemek amacıyla son yıllarda DGT (Doğrudan Gözetimli Tedavi) Sistemi uygulamaya konmuştur.  DGT de her doz ilacın bir görevli tarafından içirilmesi hedeflenmiştir. Hastanın evine en yakın sağlık kuruluşu bu konu için görevlendirilir ve bu sayede daha uzun ve zahmetli olan ikincil tedaviye geçilmesi engellenmiş olur.

İlaç tedavisinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar da vardır.

  • Hamile veya hamile şüphesi bulunan kişilerde tedavisinde Streptomisin dışındaki tüm ilaçlar güvenle kullanılabilir.
  • Emziren annelerde ise tüm ilaçlar kullanılabilir. Anne sütünde eser miktarda bulunacak olan ilaç bebeğe zarar vermeyecektir.
  • Doğum kontrol hapları kullanılıyorsa da Rifampisin kullanılmamalıdır. Çünkü bu ilaç doğum kontrol ilaçlarının etkinliğini düşürmektedir.
  • Etambütol görme bozukluğuna yol açabileceğinden dolayı bu şikayetini ifade edemeyecek olan çocuklarda kullanılmamalıdır.
  • İlaçlarla ilgili bazı yan etkiler görülebilir. Bu durumda dirençli suş oluşumunu engellemek adına ilaç tedavisini kafamıza göre bırakmak yerine doktorumuza başvurmak faydalı olacaktır.

Eskiden beri süre gelen iyi beslendiğinde tüberkülozun daha kolay geçtiği anlayışı doğru değildir. Tedavideki ana unsur antibiyotiklerdir. Ancak sigara ve alkol kesinlikle kullanılmamalıdır.

Sonuç olarak Tüberküloz artık kendisinden korkulmaması gereken, kesin tedavisi olan bir hastalıktır. Mutlu ve sağlıklı yıllar.

        Yasin Yılmaz FİDAN

Balıkesir Tıp Öğrencileri Birliği


“Tüberküloz, Namı Diğer İnce Hastalık” için bir cevap

  1. Son derece basit bir dille yazılmış.çok basarili bir yazı olmuş, aklımdaki bazı soru isaretlerini de bu yaziyi okuyarak gidermiş oldum.emeği geçenlere tesekkurler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.