Ülser deyince akla ilk olarak midede bulunan ülserler gelir. Ancak ülser aslında genel olarak kullanılan bir terimdir ve yalnızca midede bulunan yaraları kapsamaz. Ciltte, ağız içinde, ince bağırsakta, genital organlarda da ülser bulunabilir. Ülser bir patolojik mekanizma sonucu oluşan yara anlamına gelmektedir.

Peptik ülser ise sindirim sisteminde bulunan yaralardır. Mide ve Duodenum ülseri olarak ikiye ayrılır. Duodenum midenin hemen çıkışında bulunan ince bağırsağın ilk kısmıdır, oniki parmak barsağı olarak da bilinir. Mide ve duodenum ülserleri farklı özelliklere sahiptir.

Ülser oluşumundaki en sık neden aslında asit varlığıdır. Midede bulunan asit çok güçlü bir asittir ve sindirim sistemi bu asitten korunmak için güçlü sistemlere sahiptir. Ancak bazı patolojiler sonucunda bu sistemler aşılıp yaralar oluşabilir. Yine bilinçsiz ağrı kesici ilaç kullanımı, özellikle NSAİİ sınıfı ilaçların en büyük yan etkisi mide ülserleridir.

Ülser geliştiği durumlarda nekroz denilen doku ölümleri, inflamasyon, granülosyon ve en sonunda firokollagenöz skar dokusu oluşumu ile sonlanır. Skar dokusu iyileşme dokusudur ve fibröz yapı olarak belirtilen yapı ise sert iyileşme dokusudur.

Ülser sanıldığı kadar basit bir hastalık değildir. Çok ciddi sorunlar oluşturabilmelidir. Bu sebeple doktor kontrolünde olduğu taktirde hiçbir sorun çıkartmayabileceği gibi kontrolsüz vakalarda ciddi problemler oluşturabilir