Kronik Yorgunluk Sendromu

Kronik Yorgunluk Sendromu

Sabahları yorgun mu uyanıyorsunuz ?

Gün boyu yorgun mu hissediyorsunuz ?

Bu yorgunluğunuza şiddetli baş ve kas ağrıları mı eşlik ediyor ?

Dün yemekte ne yediğiniz hakkında hiç mi fikriniz yok, konsantrasyon probleminiz mi var, sersemlik hissi mi yaşıyorsunuz, boğazınızda ağrı ve yanmayla birlikte ateşiniz çok olmasa da yüksek mi çıkıyor ?

Eğer ki grip değilseniz Kronik Yorgunluk Sendromu veya diğer bir söyleyişle Miyaljik Ensefalomiyelit hastalığına yakalanmış olma ihtimaliniz yüksek.

Modern Çağın Hastalığı Kronik Yorgunluk Sendromu.

Tam nedeni belli olmayan bu hastalık için uzmanlar bağışıklık sistemi üzerinde meydana gelen bozukluklardan ötürü meydana gelen bir sinir inflamasyonu olduğunu söylüyorlar.

Norveçli araştırmacılar yaptıkları küçük çaplı bir araştırmada bağışıklık sistemini baskılayan bir kanser ilacının miyaljik ensefalomiyelit belirtilerini azalttığını keşfetti.

Peki bu hastalığın nedenleri neler ?

Öncelikle hastalığın nedenleri kesin olarak bilinmiyor ve hastalarda antikorlarına rastlanan bir virüsten (Epstein Barr Virüs) kaynaklandığı düşünülüyor.

Diğer yandan hücrelerin ihtiyacı olan enerjiyi karşılaması için mitokondriye gerekli olan oksijen ve besin maddelerinin yetersizliği,

Hücrelerde biriken atık maddelerin dışarı atılımında sorunlar ve atık maddelerin hücrelerde birikimi,

Bağışıklık sistemi bozuklukları ve alerjiler,

Aşırı kahve ve şeker kullanımına bağlı kafein ve karbonhidrat düzeyinin yükselmesinden dolayı aşırı uyarılmaların hastalığa sebep olduğu veya hastalığı ilerlettiği düşünülüyor.

Demir ve çinko eksiklikleri de yorgunluğa sebep olabiliyor.

Vitamin B12 eksikliği kansızlığa, yorgunluğa ve depresyona neden olabiliyor.

Genellikle kadınlarda görülen bu hastalığa kansızlık, şeker hastalığı, tansiyon, kalp damar hastalıkları ve yeterli su tüketmeme de sebep olabiliyor.

Hastalığın teşhisi nasıl koyuluyor?

     Özel bir testi ve kesin belirtileri olmadığı için net olarak bu hastalığın teşhisi koyulamaz. En az dört semptomun bir arada görülmesi gerekir. Fakat hastada yapılan kan sayımı, kan şeker konsantrasyonu, enfeksiyon riskleri, tiroid testleri gibi bir çok tetkike dayanarak hastanın anamnezine göre bu hastalığın teşhisi koyulabilmekte.

Hastalığın tedavisi nedir ?   

     Hastalık hakkında henüz net bir bilgi bilinmediğinden dolayı gerçek bir ilaç tedavisi de bulunmamaktadır. Uygulanacak olan tedavideki ana amaç başlıca semptomları azaltmaktır.

  • Psikiyatrik destek. Bilişsel Davranış Terapisi (BDT) hastayı olumlu düşünmeye ve davranmaya yönelten bir konuşma tedavisidir.
  • Uyku düzeninin kontrol altına alınması.
  • Sağlıklı beslenme.
  • Özellikle demir ve çinko eksikliğini giderecek dengeli formüller, B vitamin kompleksleri, C vitamini, Vitamin B12, Magnezyum, enerji metabolizmasında yeri olan Coenzim Q10 gibi gıda takviyeleri kullanımı.
  • Bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılan steroidlerin kullanımı. Immünoglobulin G, interferon alfa, asiklovir gibi bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar.

Sonuç olarak;

İş ve özel hayatınızda yenilikler yapın, takım çalışmalarına yönelin.

Günlük hayatınızda aktivitelere yer verin.

Sağlıklı beslenin.

Uyku düzeninize dikkat edin.

Stresin sizi ele geçirmesine izin vermeyin.

Ve belirtileri gösteriyorsanız en yakın zamanda bir sağlık kuruluşunda doktorunuzdan yardım isteyin.

                Ahmet Buğra ÖNLER

       Balıkesir Tıp Öğrencileri Birliği


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.