Vücudumuzdaki Benler

Vücudumuzdaki Benler

Hemen hemen hepimizin vücudunda benler(melanositik nevüs) vardır ve bunları o kadar doğal kabul ederiz ki görmeyiz bile. Bazı spesifik benler dışında hiçbiri dikkatimizi çekmez. Peki bu benler nasıl oluşur? İnsan vücuduna faydası var mıdır? Benler ile kanser arasında ilişki var mıdır? Gelin bu sorulara birlikte cevap verelim.

Cildimize rengini veren melanin pigmenti, melanosit adı verilen hücreler tarafından oluşturulur. Bu hücreler vücudumuza eşit bir şekilde dağılıp derimize rengini verirler. Fakat bu hücreler bazı yerlerde kümelenerek derimizden daha koyu olan benlerimizi oluştururlar. Benler saç derisinden tutun da genital bölgeye kadar her yerde bulunabilir. İnsan vücudunda 10 ile 40 arasında ben bulunması normal kabul edilir. Ancak ciltteki bu benlerin ne işe yaradığına dair kesin bulgular yoktur.

İki tip ben vardır:

1.Doğumsal(konjenital) benler: Henüz doğum anında vücudumuzda bulunan benlerdir. Bu doğumsal benlerin yüzeyinden deri kanseri(melanom) gelişme riski, diğer benlere göre daha fazladır. Özellikle 20 cm den daha büyük olanlarda risk daha fazla kabul edilir ve tedavisi gereklidir.

2.Displastik nevüs (atipik) benler: Bu benler basit benlerden ortalama yarım santimetre daha büyüktür. Ortaları koyu etrafı daha açıktır ve sayılarının fazlalığı melanom riskini kısmen arttırır.

Benlerde zamanla değişiklik göze çarpabilir. Yaşlılıkla benin biraz daha yana doğru kaydığını, kolunuzdaki ufak bir benin yıllar içerinde biraz daha koyulaştığını ya da kaybolduğunu fark edebilirsiniz. Fakat normal olan bu değişimlerin uzun yıllar sürmesidir. Eğer bende çok kısa bir sürede renk, şekil, büyüklük açısından bir değişiklik olursa ya da bende kanama, kaşıntı, acı gibi şikayetler ortaya çıktıysa hemen bir cilt doktorundan randevu alınmalı ve ben kontrol ettirilmelidir. Benin kurcalanması, benle oynanması, kulaktan dolma yöntemlerle müdahale edilmesi durumu daha da kötüleştirir ve belki kısa bir tedaviyle iyileşecek bir sorun çok daha ciddi boyutlar kazanabilir.

Güneşin benler üzerindeki zararlı etkisini de göz ardı etmemek gerekir. Özellikle 20’li yaşlardan sonra vücudunda çok sayıda ben olan kişilerin güneşe çıkarken çok dikkatli olmaları gerekir. Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınları sonucu ciltteki benler değişime uğrayıp kanserli hücre üretmeye başlayabilir. UV ışınları nedeniyle melanositler daha fazla melanin üretmeye başlarlar. Bu da yeni benlerin oluşmasına ya da var olanların tehlike oluşturacak şekilde farklılaşmasına yol açabilir. Bu yüzden sadece deniz kenarında değil, şehir içinde de güneşli günlerde koruyucu krem sürmeyi ihmal etmeyin.

Bir kişinin vücudundaki benler üzerinde genetik faktörlerin de rol oynadığı kabul edilir. MC1R adlı genin, bazı kişilerde kansere dönüşen benler görülmesinde etkin bir rolü olduğu belirlenmiştir.

Doğuştan kızıl saçlı ve beyaz tenli kişiler de kötü huylu benlerin oluşması açısından daha yüksek bir risk taşırlar ve özellikle güneş altında çok daha dikkatli olmalıdırlar.

Son olarak;

«Ailesinde cilt kanseri vakaları olan kişiler risk grubundadır ve ben konusunda daha tedbirli davranmaları gerekir.

«Doğuştan(konjenital) benlerde cilt kanseri riski yüksektir. Bu benlerin doktor tarafından takip edilmesi gerekir.

«Vücudunuzda sizi şüpheye düşüren benler varsa doktorunuzla görüşüp bilgi almanız en güvenli yoldur.

«Ergenlik ve hamilelik sırasında benlerin koyulaşması normaldir.

«Benleri çıkartmanın kansere yol açtığı düşüncesi kesinlikle yanlıştır. Aksine riskli bir benin alınmaması teşhis ve tedavide geç kalınması gibi çok önemli zararlara yol açabilir.

«Erkeklerde melanom daha çok sırt bölgesindeyken bayanlarda bacak bölgesindedir. Özellikle bu bölgelerdeki benlerin takibi iyi yapılmalıdır.

                          İremnur Ersan

Balıkesir Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.