Kurban Bayramında Dikkat; Gizli Tehlike: ”Kist Hidatik”

Kurban Bayramında Dikkat; Gizli Tehlike: ”Kist Hidatik”

              Kist hidatik nasıl bir hastalıktır?

Hidatik kist hastalığı, halk arasında “köpek kılından bulaşan hastalık” olarak da bilinir. Bu isim hastalık nedeni olan parazitin köpek barsağında yaşaması ve köpekler tarafından bulaştırılmasından dolayı verilmiştir. Parazitin adı bilim dilinde Echinococcus granulosus’dur.

            Hastalık köpeklerden insanlara nasıl bulaşır?

Köpekler bu parazit yumurtalarını dışkı ile doğaya bırakırlar. Bu parazit yumurtaları çevreye yayılarak insan yiyecek ve içeceklerine bulaşabilir. İnsanlar hastalığı çiğ tüketilen ve iyi yıkanmamış kirlenmiş meyve-sebzelerden, kirli içme sularından alırlar.

            Kurban bayramı ile bu hastalığın ilişkisi nedir?

Bu yumurtalar otlara bulaştığında, yiyen besi hayvanlarının (sığır, koyun, keçi) karaciğer, akciğer ve dalaklarında sulu kistler oluşturur. Özellikle kurban bayramlarında kesilen hayvanların hastalıklı doku ve organlarının çevreye atılması hidatik kist hastalığı açısından risk oluşturur. Hastalıklı hayvanların sakatatlarını yiyen köpeklerde de bu parazit çoğalmakta ve daha çok yumurtayı dışkısı ile doğaya bırakmaktadır. Köpekler paraziti bu sulu keseleri yiyerek alırlar.

Köpek dışkısının değdiği yerlerde oyun oynayan çocuklar veya hastalıklı köpeği seven insanların ellerine bu yumurtalar bulaşır. O eller yıkanmadan, herhangi bir şey yendiğinde  o çocuk veya büyüklerin karaciğer, akciğer başta olmak üzere pek çok organında hastalık gelişebilir.

Bu hastalık dünyada ve ülkemizde hangi sıklıkta görülür?

İrlanda başta olmak üzere Avrupa ve Amerika’da hiç görülmeyen bu hastalık ülkemizde ise çok yaygındır. Her yıl yüzlerce insanımız bu hastalık nedeniyle ameliyat olmakta, aylarca ilaç kullanmak zorunda kalmakta, hatta ölmektedir. Ülkemizde her bölgede görülmesine rağmen en sık Doğu Anadolu, Güneydoğu ve İç Anadolu Bölgeleri’nde gözlenir.

            Hastalık hangi organları etkiler?   

Sindirim yoluyla alınan yumurta ince barsakta barsak duvarına oradan dolaşımla karaciğere ulaşır ve en sık yerleşim yeri burasıdır. Kan dolaşımına giren yumurtalar akciğer ve diğer organlara da ulaşabilir, yerleşebilir. Yerleştiği organda kist oluştururlar.

            Hastalığın belirtileri nelerdir?

Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca belirtisiz seyredebilir. Fakat kist büyüdükçe, bulunduğu bölgeye ve oluşturduğu basıya göre belirtiler ortaya çıkar.

Karaciğerde yerleştiğinde karnın sağ üst kısmında ağrı, bulantı, kusma ve bazen kaşıntı, sarılık gibi belirtiler görülür. Akciğer tutulumunda solunum sıkıntısı, öksürük, ağızdan kan gelmesi, kist sıvısı ve zarların öksürükle atılması ve göğüs ağrısı olabilir. Kafa içi tutulumlarda baş ağrısı, kusma, şuur kayıpları görülebilir. Kalp tutulumunda kalp ritm bozuklukları, kalp krizi bulguları, hatta kalp duvarında yırtılma olabilir. Kemik tutulumlarında kırıklar olabilir. Kist patladığında alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir ve hayati risk olabilir.

 

Hastalığın tedavisi zor mudur?

Hastalığın başlıca tedavisi kistin cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Ancak kistin büyüklüğüne, sayısına ve yerleştiği organa göre cerrahi olarak çıkarılması çok zor olabilir. Bu durumda ilaç tedavisi uygulanabilir. Ancak ilaç tedavisinin etkinliği kişiden kişiye çok farklılık gösterir. Hastalığın tekrarlama oranı %15 civarındadır.

Hastalığı kontrol altına alabilmek için ne yapılmalıdır?

  • Kurbanlık olarak sadece, veteriner kontrolünden geçmiş sağlıklı hayvanlar satın alınmalıdır.
  • Mezbahalar mümkün olduğu kadar yerleşim yerlerine uzakta kurulmalı ve çevresi köpeklerin giremeyeceği şekilde duvar ya da tel örgü ile çevrilmelidir.
  • Kesimler mutlaka veteriner hekim denetiminde ve şartlara uygun hazırlanmış yerlerde yapılmalı, kaçak kesimler ve sokaklarda hayvan kesimleri önlenmelidir.
  • Kurban Bayramında kesilen hayvanların kistli ve hastalıklı olan sakatatları ve barsak, tırnak gibi kullanılmayacak olan kısımları açıkta bırakılmamalı, bunları etrafta dolaşan köpeklerin yemelerine izin verilmemeli ve bu maddeleri köpeklerin kolaylıkla eşeleyip çıkaramayacağı şekilde toprağı derince kazarak en az 1 metre derinlikteki çukurlara gömülmelidir. Ayrıca kesim sonrası kalan kistli organ atıkları fırınlarda yakılarak imha edilebilirler.
  • Kişisel temizlik kurallarına dikkat edilmeli, içme ve kullanma suları temiz olmalı, kaynağı bilinmeyen sular içilmemeli, çiğ yenen sebze ve meyveler bol su ile iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir.
  • Çeşitli etkinliklerle halk hastalık konusunda bilinçlendirilmelidir.

   Uzm. Dr. Ayhan VAROL

Göğüs Hastalıkları Uzmanı


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.